İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, içinde bulunduğumuz seçim periyodunun insan psikolojisi üzerinde ne üzere tesirlere sebep olabileceğine dair değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’deki siyasi seçim periyotlarının, çoklukla insanların duygusal ve ruhsal açıdan ağır bir süreç yaşadıkları vakit dilimleri olduğunu belirterek kelamlarına başlayan Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Seçimler, toplumdaki insanların siyasetleri, yönetici tercihleri ve ülke idaresini göz önünde bulundurma hakkını söz etme talihini sunar. Dolayısı ile seçim sürecinde kelam sahibi olan birey, kendini söz edebilme hakkı ile birlikte bedelli hissetme hissini da yaşamaktadır.” dedi.

SEÇİM ÖNCESİ ‘HEYECAN VE UMUTSUZLUK’ HİSLERİ AĞIR BASIYOR

Türkiye’deki seçimlerde, siyasi partilerin ve adayların seçim kampanyalarının hayli ağır olduğunu söz eden Çekin, “Seçimlerdeki birlik ve beraberlik periyotları ağır dayanışma ve heyecan hislerini oluşturabildiği üzere insanların psikolojisini olumsuz da etkileyebilmektedir.” açıklamasında bulundu ve seçim vakitlerinde ortaya çıkan üç periyottan bahsetti.

Çekin seçim öncesi periyodu ‘heyecan ve ümitsizlik hislerinin ağır bastığı bir evre’ biçiminde tanımlayarak “Umutların yükselme potansiyeline sahip olduğu kadar, tıpkı vakitte tasa ve ümitsizlik müddetlerini da tetikleyebilir. Destekledikleri aday yahut parti için heyecanlı olanlar, umutlarını beslerken, desteklemedikleri aday yahut parti nedeniyle hayallerini sürdüremeyen ve umutsuz olan bir kesim de olabilmektedir.” tabirlerini kullandı.

SEÇİM DEVRİ GERİLİMLİ…

Seçim devrinin gerilimli bir vakit dilimi olabileceğini kaydeden Çekin, “İnsanlar, ülkenin geleceği hakkında ve seçim sonuçlarının, hayatlarını nasıl etkileyeceği konusunda kaygı duyabilirler. Ayrıyeten, seçimlerde adayların ve partilerin kullandıkları lisan, bazen kutuplaştırıcı ve agresif olabilir. Bu da gerilim ve dert hissi yaratabilir. Bununla birlikte umutsuz olan seçmen gelecek tasası içerisine girdiği vakit ise ağır anksiyete yaşayabilir. Adayların ve partilerin beklentilerinin altında performans göstermesi yahut seçim sonuçlarının, seçmenlerin istedikleri maksatlardan aşağıda kalması seçmenlerde ahlaki bozulmayı beraberinde getirebilir.” biçiminde konuştu.

BİLİNÇLİ MEDYA KULLANIMI RUH SIHHATİ İÇİN ÖNEMLİ

Seçim periyotlarının, siyasetçilerin tartışmaları, vaatlerini içeren kampanya süreçleri ve geleceğe yönelik belirsizlikler nedeni ile gerilimli bir vakit olabileceğine değinen Çekin, bu süreçte bireyin kendi ruh sıhhatini koruyabilmesi ismine birtakım tedbirler alabileceğini söyledi.

Çekin bu tedbirleri şöyle sıraladı:

“Özellikle haberleri takip etmek değerli olsa da, daima olarak siyasi haberlere maruz kalmak kaygı ve gerilim düzeyini artırabilir. ‘Bilinçli medya kullanımı’ yaparak yani belirli bir vakit aralığında haberleri izlemek, muteber bilgi edinmeye ihtimam göstermek ve aldatıcı yahut duygusal içeriklere maruz kalmaktan kaçınmak kıymetli bir yere sahip. Bu üslup haber içeriklerinde daha çok farklı görüşü pahalandırmak, tahlil etmek ve eleştirel kanıyı kullanmak bilişsel esnekliğimiz açısından da yararlı olacaktır. Bu sayede birey farklı görüşlere sahip bireylerle olan ilgilerinde daha istikrarlı bir ortam yaratabilir. Burada empati yapabilmek de kıymetli bir yer tutuyor. Böylelikle sağduyulu bir bağlantı de gerçekleşmiş olur.”

SOSYAL MEDYA GERİLİM KAYNAĞI OLABİLİR

Seçimin başlangıcında süratli ve geniş bir bilgi muhafazası sağlasa da toplumsal medyanın, birebir vakitte gerilim kaynağı olabileceğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin kelamlarını şöyle tamamladı:

“Sürekli olarak karşı siyasi içeriklere maruz kalmak, dert ve öfkeye neden olabilir. Medya ve toplumsal medya kısıtlamaları, ruhsal ve duygusal dengeyi müdafaaya yardımcı olabilir. Ayrıyeten kişinin kendine ayırdığı vaktin kaliteli bir tertipte artması da ruh sıhhatinin korunması açısından değerlidir. Spor yapmak, tabiat yürüyüşüne çıkmak, hobilerle uğraşmak üzere aktiviteler bu açıdan kişiyi destekleyecektir.”